
İstibdat
- 0 comments
- Başlık; Tartışmalı Konular
- 12
Kazanım
11.4.5. 1876-1913 arasında gerçekleştirilen darbelerin Osmanlı siyasi hayatı üzerindeki etkilerini değerlendirir.
11.6.2. Modernleşmeyle birlikte sosyal, ekonomik ve politik anlayışta yaşanan değişim ve dönüşümlerin gündelik hayata etkilerini analiz eder.
KANIT 1: ZİYA GÖKALP
Ziya Gökalp II. Abdülhamit’ten öylesine nefret ediyordu ki, Diyarbakır’da küçük bir öğrenciyken törenlerde “Padişahım çok yaşa!..” diye bağırmayı reddedip “Milletim çok yaşa!…” diye haykırdığı için “Yıldız”a jurnal edildi. Okuldan kovulmasına ramak kalmıştı. Hatta, arkadaşlarıyla bir de gizli “Cumhuriyet” kurmuştu daha okul sıralarındayken. İstanbul’da, Baytar Mektebi’nde yükseköğrenimi sırasında yazdığı bir şiirde (1895) Abdülhamit’i “Gece Sultanı”, “Kanlı Padişah” gibi sözlerle tanımlıyor ve ona, “Tarlada, tezgâhta çalışan biziz/ Bu devlet, bu millet, bu vatan biziz…/ Sevmiyoruz seni, ortadan çekil/ Hükümran millettir, hükümdar değil…” diye sesleniyordu.
Orhan Karaveli, “Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak”, Doğan Kitap, İstanbul, Ekim 2007, s.22.
Kanıt Sorgulama
- Ziya Gökalp hangi sebeple Yıldız’a şikayet edilmiştir?
- Ziya Gökalp Abdülhamit’i nasıl tanımlamıştır?
- Ziya Gökalp’in Abdülhamit’e olan bakışı nasıldır değerlendiriniz.
- Diyarbakır’daki küçük bir çocuğun bile Yıldız’a jurnal edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu neyi gösterir?
KANIT 2: MEHMET AKİF
(…) Akif’in şiirleri peşi peşine yayımlanmaktadır. Bugünkü takvime göre yılbaşı sayılan 1 Ocak 1909’da dergide [“Sıratı Müstakim”] “İstibdat” şiirini görüyoruz.
Yıkıldın gittin amma ey mülevves(iğrenç) istibdat,
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yad!
diye başlayan şiirde Akif, Abdülhamit zulmüne karşı kinini ortaya döktü.
(…) Şair Abdülhamit’e şöyle seslenir:
Hamiyyet(yurtseverlik) gamz eden(göz yummak) bir pâk alın her kimde gördünse,
“Bu bir cânî!” dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse.
Müvekkel eyleyip (vekil edilmiş olan) câsûsu her vicdâna, her hisse.
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye´se…
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs’e!
(…) Şubat 1910’da yayımlanan “Köse İmam”da Akif, Hürriyet ilan etmekle ortalığın düzelmeyeceğini anlatmaktadır. (…) Halkı aydınlatmak gerekir. Şiirde halkı şeriat adına aldatanlar anlatılırken Abdülhamit’e şu dizelerle çatılmaktadır:
Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek
Otuz üç yıl bizi korkuttu “şeriat” diyerek.
Zeki Sarıhan, “Mehmet Akif”, Kaynak Yay., İstanbul, Kasım 1996, ss.23- 31.
Kanıt Sorgulama
- Mehmet Akif II. Abdülhamit’i ne ile suçlamaktadır?
- Mehmet Akif şiirinde neyi anlatmak istiyor?
KANIT 3: İSTİBDATÇI OLMASINDAKİ ETKENLER
II. Abdülhamit’in istibdatçı oluşunu kolaylaştıran vasıfların başında çekingen oluşu gelir. Anne sevgisinden mahrum oluşu, babasının, kendisine karşı soğuk davranması, taht için uzak bir namzet bulunması hasebiyle, saray muhitinin de kayıtsızlığına mevzu olması, onun çocukluk yaşından itibaren yalnızlığa mahkûm olması onu neticelendirmiştir. Padişah olduktan sonra bile boş vakitlerini yalnızca geçirecek meşgaleleri tercih etmiştir. Bir sarayın içinde bile ve bir hükümdar olarak bu kadar çekingen yaşaması hakkında yapılmış olan tenkitlere karşı kendisini şu suretle savunmuş olduğu görülmektedir:
“Etrafımdakilerin beni anlamadıklarını görmekle kendi içime kapanmaya başladım. Ağabeyimden sonra tahta çıktığımda etrafımı, dolapçı ve beni esir etmek istiyen insanlarla çevrilmiş gördüm. Bunun üzerine hayatımı ve tahtımı muhafaza etmek için hileye karşı hile ile karşı koymam gerekti”
Bu ifadenin, bilhassa son satırlarından, onun istibdatçı davranışının bir mânası çıkmaktadır. II. Abdülhamit, hayatını ve tahtını tehlikelerle çevrili görüyor, kendisini korumak için de hileye karşı hile kullanmayı meşru bir usul olarak kabul ediyor. Dolayısıyla da kimseye itimat etmeyerek herkese karşı kuruntulu davranıyor. II. Abdülhamit’in kuruntulu olmasına kendinden önceki padişahların akıbetleri de etkili olmuştur. II. Abdülhamit, birinci meşrutiyeti ilân ederken, sorumluluktan kurtulup hayat ve tahtının güvenliğini sağlayabileceğini ümit etmişti. Halbuki Osmanlı – Rus harbinin felâketleri üzerine, Meclis tarafından sorumlu tutulmakta olduğunu görünce, hayatını değil ise bile tahtını tehlikede gördüğü için istibdat devrine dönmek için kesin karar vermiş ve bu kararını da tatbik etmiştir. İstibdat devrinde öldürülmek korkusu büsbütün arttığı için herkese karşı emniyetsizliği ve herkesten şüpheciliği de arttı. En önemsiz gazete yazılarını ve olaylarını hep kendi aleyhinde düzenlenmiş kabul ederdi. Her tarafta gizli kuvvetler ve cemiyetler görürdü. Bu sebeple de hiç rahatı yoktu. Yediğine içtiğine zehir konulmasından korkardı.
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VIII: Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri, 1876-1907 (Ankara: TTK, 2007), s.246-247
Kanıt Sorgulama
- Abdülhamit’i istibdatçı yapan gerekçeler nedir?
- Abdülhamit sizce neden anne-baba sevgisinden mahrum kalmış olabilir?
- Meclis neden II. Abdülhamit’i sorumlu tutmuş olabilir?
- Abdülhamit’in içine kapanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Kanıttan yola çıkarak II. Abdülhamit’in yönetim anlayışını değerlendiriniz.
KANIT 4: TABİİ VE SİYASİ HAKLARIN YOK EDİLMESİ
II.Abdülhamit, tabiî ve siyasi hakları yok etmek için yeni kanunlar çıkarmadığı gibi mevcut olanları da ortadan kaldırmadı. Kanunu Esasinin, devlet salnamelerinin başında yaldızlı bir çerçeve içerisinde basılmasına devam edildi. Fakat içine almakta olduğu hükümlere riayet edilmedikten başka, onlara zıt olanlar tatbik edilmeye başlandığı için istibdat dairesi gelişmeye devam etti.
İlkin basın hürriyeti kaldırıldı. II. Abdülhamit’in bu husustaki gerekçesi şu idi : “Bizim memleketimizde halk, henüz, çok saftır; çok az okumuştur; insanlarımıza çocuk muamelesi yapmaya mecburuz; çünkü, gerçekte onlar büyük çocuklardır. Aileler ve terbiyeciler gençliğin elinde zararlı yazıların bulunmamasına itina gösterdikleri gibi, hükümet de biz de halkın zihnini zehirleyecek her şeyi ondan uzak bulundurmalıyız” . Bu noktadan hareket edilerek basma gayet ağır bir sansür konuldu. Yayımlanmasına müsaade edilen gazetelerin sahiplerine ve yazarlara ayrıca, menfaatler sağlanmak suretiyle istibdadı tasvip edici yazılar yazmaları temin edildi. Avrupa’dan gelen gazete, mecmua ve kitaplar da kontrol edilmeye başlandı. Avrupa hükümetleri nezdindeki Türk elçilerinin vazifelerinden başlıcası, istibdat aleyhinde yazan Avrupa gazetelerinin tarih ve numaralarını, şifre ile saraya bildirmek teşkil etti. Mizah gazeteleri ve karikatürler de yasak edildi.
Basın hürriyeti ile birlikte toplantı hürriyeti de yok edildi. Vükelâ birbirlerinin konağına gitmekten ve ilmiye ile askeriyeye mensup kimselerle konuşmaktan bile men edildi. Hatta düğün, ziyafet ve özel toplantılar bile kontrol altına alındı. Memlekette yaşayan yabancıların da yerli halk ile temasına müsaade edilmez oldu. Basın ve toplantı hürriyetlerinin yok edilmesi, şahsın tabii hürriyetlerinin ve güvenliğinin de sıfıra inmesini neticelendirdi. Doğruluk, namus ve fazilet, devlet kapısında itibardan düştü. İftira, isnat ve dalkavukluk geçer akçe hükmüne girdi. Memuriyetlere tâyin edilmede, iş hayatında muvaffak olmada, bunlara rüşvet de eklendi. Medeni cesaret sahibi ve faziletli kimselerden, hu hallere itiraz edenler memleket içinde veya dışına sürgüne gönderilmeye başlandı. Böylece memleket, istibdadın nimetlerinden faydalanan “bir hırsız çetesinin elinde kaldı”.
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VIII: Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri, 1876-1907 (Ankara: TTK, 2007), s.263-264
Kanıt Sorgulama
- Abdülhamit neler yaparak tabii ve siyasi hakları yok etmiştir?
- Abdülhamit neyi gerekçe göstererek böyle bir yönetim izlemiştir?
- Uygulanmayan bir kanun sizce neden yürürlükte kalmıştır?
- Abdülhamit, basının hangi özelliklerinden çekiniyor olabilir?
- Basın ve toplantı hürriyetlerinin ortadan kalkmasının güvenlikle ne gibi bir ilişkisi vardır?
- İstibdat sizce toplum hayatını nasıl etkilemiştir?
Kanıt 6

Üstte ve sağdaki kutuların içinde “Yuha” yazıyor.
Çeviker, Turgut. İbret Albümü 1908. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, 1991. s.31
Kanıt Sorgulama
- Hafiyeler nasıl kaçmaktadır?
- Sizce hafiyelerin kaçması neyi temsil ediyor olabilir?
- Hafiyeler neden bu şekilde tasvir edilmiş olabilir?
Kanıt 7

Çeviker, Turgut. İbret Albümü 1908. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, 1991. s.32
Kanıt Sorgulama
- Karikatürde neler görüyorsunuz?
- Hafiyelerin toplandırılması nasıl tasvir edilmiştir?
- Sizce hafiyeler neden toplanmıştır?
- Hafiyeleri kim ya da kimler toplattırmıştır?
- Hafiyeler hangi olay sonrasında toplatılmış olabilir?
Kanıt 8: Hafiyelerle İlgili Bir Karikatür- Dalkavuk/ 16 Ağustos 1324 (1908)

Borucu, salla narayı… Borucu – Ah…
Yaman gider istibdad köleleri…
(Soldan sağa kişiler: Rami Paşa, ?, Kabasakal Çerkes Mehmet Paşa, Rıza Paşa, İzzet Holo Paşa, Zeki Paşa, Ebulhüda, Ebulhüda’nın oğlu Hasan.)
Çeviker, Turgut. İbret Albümü 1908. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, 1991. s.38
Kanıt Sorgulama
- Karikatürde insanlar ne yapmaktadır?
- Neden hafiyelere “istibdat köleleri” denilmiş olabilir?
- Sizce bu kişilerin önemi nedir? Araştırınız.
Not: Devam konunun tamamındadır!