9. Sınıf V. Ünite III. Ders
- 0 comments
- Başlık; 9. Sınıf V. Ünite
- 0
EMEVİLER (661-750)
Hulefa-yi Raşidin döneminden sonra (632-661) Suriye’nin merkezi Dımaşk’ta kurulan İslam tarihinin bu ilk hanedan devleti, adını kurucusu Muaviye b. Ebu Süfyan’ın mensup olduğu Beni Ümeyye (Ümeyye oğulları, Emeviler) kabilesinden almıştır.
Muaviye, Hz. Ali’nin 40 (661) yılında bir Harici tarafından şehid edilmesinden sonra Suriye halkından “emirü’l mü’minin” unvanıyla biat aldı. Hz. Ali’nin yerine halife seçilen Hz. Hasan’ın Irak ordusuna güvenememesi ve diğer bazı sebeplerle mücadeleden vazgeçerek kendisine biat etmesiyle 41 yılı Rebiülevvel ayının sonlarında (Temmuz 661) İslam dünyasının tamamını hâkimiyeti altına aldı; böylece yaklaşık doksan yıl Müslümanları idare edecek olan Emevi Devleti’ni kurmuş oldu.
|
Kanıt Sorgulama
1) Kanıt 1’den hareketle Muaviye’ye biat edilmesinin sebepleri nelerdir?
2) Kanıt 1’de verilen bilgiler ışığında Emeviler ile birlikte İslam Devleti’nde ne gibi bir değişim yaşanmıştır?
Kanıt 2 Yezid halife olunca- Hz. Peygamber’in getirdiği İslam inancını temelden değiştirmeye ve halka işkence etmeye başladı. Bundan özellikle Kûfe halkı rahatsız olmuştu. Bu nedenle Hz. İmam Hüseyin’e her gün yüzlerce mektup yazıp, kendilerini Yezid’den kurtarmasını istediler. Kufe’den 18 bin mektubun Hz. İmam Hüseyin’e ulaşması sonunda İmam ve taraftarı (ailesi, dostları) ile Kufe’ye doğru yola çıktı. Bu mektubu benzer talep ve vaatler taşıyan başka davet yazıları takip etti. Hz. Hüseyin, gelen çağrıların yoğunlaşması üzerine Kûfelilere hitaben şöyle bir cevap yazdı: “Bütün anlattıklarınızı anlamış durumdayım. Sizlere amcamın oğlu Müslim’i gönderiyorum. Ona halinizi, durumunuzu ve görüşlerinizi bana yazmasını emrettim. Eğer o da sizin ileri gelenlerinizin bana gönderdikleri haberlerdeki görüşler etrafında birleşmiş olduklarını yazacak olursa Allah’ın izniyle pek yakında yanınızda olurum.”
|
Kanıt 3 |
Irak’tan gelen Abdullah b. Mutî, Hz. Hüseyin’e “Allah adına senden geri dönmeni istiyoruz. Allah’a yemin ederim ki sen sadece keskin kılıçlar üzerine gidiyorsun. Sana bu haberleri gönderen kimseler şayet seni savaşmak durumunda bırakmamış olsalardı, senin için her şeyi hazırlamış bulunsalardı ve bundan sonra sen onların yanına gelseydin işte bu isabetli olurdu. Fakat şu sözünü ettiğimiz durumda senin böyle bir iş yapmanı uygun görmüyorum” diyerek uyarıda bulundu. Ancak Hz. Hüseyin, muhatabına şu cevabı verdi: “Senin sözünü ettiğin bu durumu biliyorum. Fakat Azîz ve Celîl olan Allah’ın emrine hiçbir kimse karşı gelemez.”
Kanıt Sorgulama 1) Kufe Halkı neden rahatsız olmaktadır ve çözüm yolu için ne yapmışlardır? 2) Hz.Hüseyin’in Kufe’ye gelmek istemesi üzerine söylenenleri nasıl yorumlarsınız? 3) Emevi Devleti’nin sizce toplumsal hayatta oluşturduğu algı ne yöndedir ve ne gibi etkiler doğurmuştur? |
Kanıt 4
Kûfe birliğinin komutanı Ömer b. Sa‘d’ın Hz. Hüseyin tarafına atmış olduğu okla savaş başladı. Hz. Hüseyin’in yanında bulunanlar onu korumak amacıyla etrafını sarmış vaziyette savaşıyorlardı. Bu hususta en fazla gayret gösterenlerden birisi de Kûfeli Hürr b. Yezid idi. Ancak az sayıdaki Hz. Hüseyin taraftarlarının dört bir yandan yapılan yoğun hücumlara mukavemet göstermeleri mümkün değildi. Diğer taraftan komutan Ömer b. Sa‘d, Husayn b. Numeyr’e doğrudan Hz. Hüseyin’i hedef alan bir saldırı gerçekleştirmesini emretti. Bu saldırı neticesinde Hz. Hüseyin’i korumaya çalışanlar sırasıyla öldürüldüler. Nihayet geride sadece Hz. Hüseyin kaldı. Ancak Kûfeli askerlerden yanına gelen herkes geri dönüyor hiç kimse onu öldürmeye cesaret edemiyordu. Nihayet Şemir’in teşviki ve kesin emriyle askerler hep birlikte saldırdılar. İlk önce Mâlik b. Nusayr isimli Kûfeli onun başına vurarak yaraladı. Aynı anda Kûfeli komutanlardan Husayn b. Numeyr’in attığı ok Hz. Hüseyin’in boğazına saplandı. Bunun hemen ardından Şemir yanındaki on kişiyle yaralı vaziyette bulunan Hz.Hüseyin’in üzerine yürüyerek öldürücü darbeler vurdu. Bu son saldırı neticesinde Hz. Hüseyin şehit edildi.
Kanıt Sorgulama
1) Kanıt 4’ten hareketle yapılan mücadelenin mağlubu hangi taraf olmuştur?
2) Emevi Devleti, Hz. Hüseyin’i öldürerek sizce toplumun nezdinde nasıl bir etki oluşturmuştur? Bu etkinin günümüzden farklı mı yoksa benzer mi olduğunu düşünüyorsunuz? Neden?
Kanıt 5
Hulefâ-yi Râşidîn ve Emevîler devrinde gerçekleşen fetihler sonucunda Farslar, Berberîler ve Türkler gibi farklı kültür ve inanca sahip milletler Müslüman Araplar’ın hâkimiyeti altına girdi ve tamamına yakını Müslümanlığı benimsedi. Hulefâ-yi Râşidîn döneminde Müslüman olmayan Araplar’a (mevâlî) yönetim tarafından ırkları yüzünden herhangi bir ayırımcılık yapılmadı. Ancak zamanla Araplar arasında kendilerini diğer milletlerden üstün görme düşüncesi ortaya çıktı. Emevîler döneminde İslâmiyet’in ilkelerini yeterince algılayamamış olan ve Arap ırkçılığının tesirinde kalan bazı çevrelerde mevâlîyi hakir görme düşüncesi kökleşmiş bulunuyordu. Araplar’ın bu yaklaşımı özellikle İran asıllı mevâlînin asabiyet duygularını harekete geçirdi, onların geçmişten beri Araplar hakkında besledikleri husumeti daha güçlü bir hale getirdi.
Erken dönemden itibaren Emevî yönetiminin aleyhine dönen ve halifeliğin Hz. Ali evlâdının hakkı olduğu inancını benimseyen Fars asıllı Müslümanlar, kendilerini Araplar’la eşit tuttuğunu bildiren Muhtâr es-Sekafî’nin isyanından itibaren Hz. Ali ev-lâdı adına başlatılan isyanların en önemli güç kaynağı oldular. Bunlar Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin uyguladığı baskı sebebiyle İbnü’l-Eş‘as isyanına da yaklaşık 100.000 kişiyle katıldılar (82/701). Emevîler’in mevâlîye karşı ırkçı bir politika uygulaması, kendilerine ek vergiler yüklemesi ve fetihlere katıldıkları halde bazı bölgelerde askerî maaş divanına kaydetmemesi onların milliyetçilik duygularını tahrik etti. Emevîler’i yıkıp Araplar’la eşit haklara sahip olmak amacıyla Horasan’da Hâris b. Süreyc isyanına yoğun destek verdiler. Zeyd b. Ali’nin Kûfe’de çıkardığı isyana katıldılar ve Emevîler’i ortadan kaldıran Abbâsî ihtilâl hareketine damgalarını vurdular. Kuzey Afrika’da ve Endülüs’teki Berberî asıllı mevâlî de ikinci plana itilme ve haksız uygulamalara mâruz kalma iddiasıyla isyanlar çıkardılar.
ŞUÛBİYYE, Adem Apak, TDV İslam Ansiklopedisi, yıl: 2010, cilt: 39, sayfa: 244
Kanıt 6
Arap-Mevali ilişkilerine dair rivayetler:
Araplar mevali ile bir sırada yürümezlerdi. Alaylarda mevali, Arapların önüne geçemezdi. Araplar, bir sofraya oturduklarında mevali ayakta dururdu. Mevaliden birini yaşına hürmeten beraber yemeğe aldıklarında görenlerce Araplardan olmadığı anlaşılsın diye onun ekmekçinin geleceği tarafa oturturlardı.
İbn Abdirrabbih, III, 326; Zeydan. IV, 113.
Adnan Demircan, İslam Tarihi’nin İlk Döneminde Arap-Mevali İlişkisi
Kanıt Sorgulama
1) Kanıt 5 ve 6’daki bilgilerden hareketle Mevalinin Emeviler dönemindeki durumunu açıklayınız.