Kanıt 3: Mustafa Kemal’in Anlatımıyla Samsun’a Çıkış
1919 yılının 19 Mayıs günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi:
Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu İttifak Devletleri Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta hırpalanmış, şartları çok ağır olan bir Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı. Büyük Savaş’ın uzun yılları içinde, millet yorgun düşmüş ve fakir bir durumda idi.
Atatürk, M.K. Nutuk, Toker Yayınları, İstanbul, 2007, s. 7
Kanıt 4: Atatürk’ün Meclis Konuşmasından
Milli vicdanın büyük iradesine bağlı olarak, milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görünceye kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul’dan ayrıldım. Samsun’da işe başladım. İlk düşüncem, ülkemizde güvenliği kendi olanaklarımızla gerçekleştirebileceğimiz inancı oldu. Aslında Canik livasının (merkezi Samsun’da olan o zamanki sancağın adı.) özel durumu da bu konuda en hızlı biçimde davranılmasını gerekli kılmakta idi.
Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni Açış Konuşmaları, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, No: 30, TBMM Basımevi, Ankara, 1987. s. 4
Kanıt Sorgulama:
Kanıt 5: Milli Varlığa Yararlı Cemiyetler
Bu derneklerin kuruluş amaçları ve siyasi hedefleri hakkında kısaca bilgi vermek uygun olur görüşündeyim. Trakya-Paşaeli Cemiyeti’nin ileri gelenleri Osmanlı Devleti’nin çökeceğini çok kuvvetli bir ihtimal olarak görüyorlardı. Osmanlı vatanının parçalanma tehlikesi karşısında, Trakya’yı, mümkün olursa, buna Batı Trakya’yı da ekleyerek ve bir bütün olarak İslam ve Türk topluluğu halinde kurtarmayı düşünüyorlardı. Fakat, bu amacı gerçekleştirmek üzere o gün için akıllarına gelen tek çare, İngiltere’nin bu mümkün olmazsa Fransa’nın yardımını sağlamaktı. Bu maksatla bazı yabancı devlet adamları ile temas kurma ve görüşme imkanları da aramışlardı. Amaçları bir Trakya Cumhuriyeti kurmak olduğu anlaşılıyordu.
Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin kuruluş amacı da (tüzüklerinin 2. maddesi), Doğu illerinde oturan bütün halkın dini ve siyasi haklarının serbestçe kullanılmasını sağlayacak meşru yollara başvurmak, bu illerdeki Müslüman halkın tarihi ve milli haklarını gerektiğinde medeniyet dünyası karşısında savunmak, Doğu illerine yapılan zulüm ve cinayetlerin sebepleri ile bunları işleyenler ve sebep olanlar hakkında tarafsız soruşturma yapılarak suçluların hızlıca cezalandırılmalarını istemek. Yerli halk ve azınlıklar arasındaki anlaşmazlığın giderilmesine ve eskiden olduğu gibi iyi ilişkilerin tekrar kurulmasını sağlamak istemekteydiler…
Atatürk, M.K. Nutuk, Alfa Yayınları, İstanbul, 2017, s.7
Kanıt 6
… Memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar… İstanbul Rum Patrikhane’sinde kurulan Mavri Mira Hey’eti, ilerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yapmak ile meşgul. Yunan Kızılhaç’ı ve Resmi Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Hey’eti’nin çalışmalarını kolaylaştırmak ile görevli… Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve İstanbul’daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla çalışıyor…
Kurulmaya başlayan bu derneklerden başka ülkede daha başka bir takım dernek ve kuruluşlar da ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinde, İstanbul’dan idare edilen Kürt Teali Cemiyeti vardı. Bu derneğin amacı yabancı devletlerin koruması altında bir Kürt devleti kurmaktı.
Konya ve dolaylarında da İstanbul’dan yönetilen Teali-i İslam Cemiyeti’nin kurulmasına çalışılıyordu. Ülkenin her yerinde İtilaf ve Hürriyet, Sulh ve Selamet Cemiyetleri vardı…
Atatürk, M. K. Nutuk, Toker Yayınları, İstanbul, 2017, s. 8-12
Kanıt 7: Pontus Meselesi
Pontus çetecileri Birinci Dünya Savaşı için ilan ettiğimiz Seferberlik tarihinden itibaren silaha sarılmışlar, isyan bayrağını açarak fiili harekete geçmişlerdir. Bu silahlı hareketten beklenen sonuç Türk ve Müslümanlara dehşet vermek, Türk çoğunluğunu azaltmak için rast geldikleri ırkdaşlarımızı öldürmek, Türk köylerini yakıp yıkmak, hükümeti savaş sırasında zorluk içinde bırakmak, mümkün olduğu kadar üzerlerine askeri kuvvet çekmek suretiyle ordumuzu zaafa uğratmak ve böylece düşmanlarımıza hizmet etmek ve en nihayet Pontus idelinin gerçekleşmesini sağlamaktı.
Bayar, C. Ben De Yazdım, Baha Matbaası, İstanbul, s. 2584
Kanıt Sorgulama: