Kanıt 1: Büyük Millet Meclisi’nin Açılış Gerekçeleri
23 Temmuz–7 Ağustos tarihleri arasında yapılan Erzurum Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa, milletin kaderine hâkim olan milli iradenin ancak Anadolu’dan doğacağını belirterek, milli iradeden oluşacak bir heyetin derhal oluşturulması gerektiği üzerinde durmuştur. Ayrıca çıkarılan bir tüzükle Doğu Vilayetlerinde bulunan Milli Cemiyetler birleştirilmiştir. Kongre ile bağımsız bir devlet, millet iradesine dayanan bir meclis fikri daha da belirginleşmiştir.
‘‘… Kuvayi Milliyeyi amil (etken) ve İradei Milliyeyi hâkim kılmak esastır…’’
‘‘… Meclisi Millinin derhal içtimaını (toplanmasını) ve icraatı hükümetin Meclisin
murakabesine (denetimini) vaz’ını temin etmek için çalışılacaktır…”
Böylece tam bağımsızlık ve milli egemenlik fikri açıkça vurgulanarak, Ankara’da açılacak olan Büyük Millet Meclisi’ne ışık tutulmuştur.
Atatürk, M.K. Nutuk, M.E.B. Yayınları, İstanbul, 1996, Cilt 1, s: 66, aktaran; Yüzgeç, D. A. Birinci Büyük Millet Meclisi’nin Yapısı ve Faaliyetleri 1920-1923, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, 2006, s. 22
Kanıt 2: Büyük Millet Meclisi’nin Genel Özellikleri
…Bu meclis, bu vatan topraklarının yer yer düşmanlar tarafından işgal edilmesi üzerine ayaklanmış insanlardan oluşmuş, devleti çökmekten kurtarmak amacından doğmuş bir kuruluştu. Tek bir amacı vardı: Düşmanı vatan topraklarından atmak… Devletin varlığını, bağımsızlığını ve tarih onurunu kurtarmak… Bu meclisin tek bir kusuru vardı ki, o da üyelerinin, ülkenin muhtaç bulunduğu sosyal ve siyasal devrimler konusundaki görüş ve düşüncelerinin hayli farklı olması idi.
Derleyen: Turgut, H. Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2007, s. 165)
Kanıt Sorgulama:
Kanıt 7: İstiklal Mahkemelerinin Kuruluşu
Meclisin açılmasıyla birlikte alınacak kararları bütün Osmanlı vatandaşlarının itaat etmesi için 29 Nisan 1920’de 14 madde olarak Hıyanet-i Vataniye Kanunu uzun tartışmalar neticesinde kabul edilmiştir. Bu kanun birinci maddesi ile Meclis’in meşruluğu tescil edilmiştir. Kanunun ikinci maddesi ile isyana katılanlara idam cezası verileceği ilan edilmiştir. İsyana teşvik edenlere de Ceza Kanunu’nun 45. V4 46. Maddeleri gereğince hüküm verileceği ilan edilmiştir. Bozguncu ve propagandacılar ile onlara yardım edenler de Hıyanet-i Vataniye suçu kapsamına alınmıştır.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda beklenen netice tam olarak elde edilemediğinden kanunu daha etkin hale getirmek için İstiklal Mahkemelerinin kuruluşunu sağlayan Firariler Hakkında Kanun’un Meclisçe kabul edilmesi gündeme gelmiştir.
İstiklal Mahkemeleri, TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı Basımevi, Ankara-2015, cilt-1 s. 1
Kanıt 8: İstiklal Mahkemeleri’nin İşleyişi
İstiklal Mahkemeleri üyeleri üç kişi olup milletvekillerinin arasından seçilir ve biri de üyeler arasından reis olarak belirlenirken acil durumlarda aza sayısı dört olarak değiştirilmiştir. Mahkemelerin sayısı ve bölgelerini Büyük Millet Meclisi’nin tayin ettiği belirtilmiştir. İstiklal Mahkemelerinin kararları kesin olup bu kararları askeri ve sivil memurlar uygulamaktaydı. Mahkeme yetkileri görevlerini yerine getirmedikleri takdirde kendileri de aynı mahkemelerde yargılanacaktır. Katip ve hizmetlilerin maaşları aylık yüz lirayı geçmeyecektir…. İstiklal Mahkemelerinin vereceği hükümlerde idam dışındaki bütün hükümler kesin olup idam kararını Meclis onaylamaktadır… İstiklal Mahkemelerinin verdiği kararlara itiraz hakkı yoktur, sadece savcı itiraz edebilir. İstiklal Mahkemeleri her altı ayda bir seçilir, mahkeme üyelerinin görev sürelerini altı aydan önce bitirme yetkisi Meclis’e aittir… Her İstiklal Mahkemesi ayda bir defa Büyük Millet Meclisine baktıkları davaların hüküm özetlerinin ve çalışma cetvellerini gönderecektir… Meclis azalarının görevlerinin sona ermesine de Meclis karar vermekteydi.
İstiklal Mahkemeleri, TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı Basımevi, Ankara-2015, cilt-1 s.38-39
Kanıt 9: İstiklal Mahkemelerine Eleştiriler
Amasya’da yeni bir İstiklal Mahkemesi’nin kurulması konusunda yapılan müzakerelerde söz alan Sivas mebusu Hakkı Hami Bey, kendilerine verilen geniş yetkiler nedeniyle bu mahkemelerin “tavuk hırsızlarını” bile yargılayacak bir duruma geldiklerini bu nedenle de kendi “kıymetlerini sıfıra indirdiklerini” belirtiyordu. Bu mahkemelerin artık Rusya’daki Çeka’lara benzediğini söyleyen Hakkı Bey, İstiklal Mahkemeleri memlekette faaliyette bulundukça kimsenin bizimle ticari faaliyete geçmeyeceğini ve bunların muvakkaten kaldırılması gerektiğini vurguluyordu.
TBMM, GCZ., D.1, C.3, s. 608-609, aktaran: Dündar, T. Muhalefetin Bastırılması Açısından İstiklal Mahkemeleri, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, 2014, s. 28
Kanıt 10: Muhalif İkinci Grup Lideri Hüseyin Avni Bey’in İstiklal Mahkemelerine Yönelik Eleştirisi
“Bir kere T.B.M.M.’ne Allah’ın vermediği salahiyeti kendisinin başkasına verdiğine hayret etmekteyim. Yani cenabı Hak T.B.M.M.’ne hiç kimsenin reyi hudiyle bir kimseyi asmak kanaati zatisiyle asmak ve öldürmek için, o salahiyeti peygamberlerine dahi vermemiştir. Fakat T.B.M.M. bunun fevkinde her salahiyeti vermiştir. Binaenaleyh aslen batıl olduğunu iddia ederim… Kanun hâkim olmalı. Şahısların hâkimiyeti payidar olamaz. Yarın gelirler üzerimize kül ekerler…“
TBMM, GCZ., D.1, C.3, s. 609-610, aktaran: Dündar, T. Muhalefetin Bastırılması Açısından İstiklal Mahkemeleri, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, 2014, s. 29
Kanıt Sorgulama: