Kanıt 1
16. yüzyılın ilk yarısından itibaren, demografik büyümenin getirdiği etki ile beraber başta Anadolu ve Balkanlar olmak üzere bildiğini yapmaya meyilli ve çoğunluğu işşiz gençlerden oluşan bir sınıf ortaya çıktı. Bu kesimlerden kimi zaman sûhte adı altında medreselerde talebe olarak bulunmaları, kimi zaman yerel yöneticilerin hizmetkarı olmaları ile bir nebze istihdam sağlanmış gibi görünse de özellikler doğuda ve batıda devam eden savaşlar neticesinde Anadolu’nun güvenliği zaafa uğrayınca bu gruplar eşkıyalık hareketlerine kalkıştılar. İşte levent ve sûhtelerin dahil olduğu ve 3. Mehmed devrinden (1595-1603) itibaren yaşanmaya başlayan Celali vakaları ve 1603-1608 arasında bunun doruk noktasına ulaştığı Büyük Kaçgun olayları esnasında Anadolu’nun pek çok yerinde askeri baskınları ile büyük sosyoekonomik çözülmeler görüldü. Asayişsizlik hakim oldu ve tarımsal üretimin büyük sekteye uğradı.
Karademir, Zafer; İmparatorluğun Açlıkla İmtihanı Osmanlı Toplumunda Kıtlıklar (1560-1660), Kitap Yayınevi 2014, s.f 99-102
Kanıt 2
Bu süreçte Anadolu’nun pek çok şehrinin harap hali seyyahlarından dikkatinden kaçmamıştır. 1588 yılında İznik’ten geçen Alman seyyah ve eczacı Reinhold Lubenau şehrin çok ciddi bir iaşe(beslenme-yeme-içme) krizi içinde olduğunu görmüş ve yiyecek bulamayan insanların şehri terk ettiklerine şahit olmuş. Seyyah İzmit’te ise soğan, sarımsak, yağ, sirke ve sudan başka gıda maddesi olmadığından şikayet etmişti. Polonyalı seyyah Simeon ise 1560 yılında Sivas’tan geçerken şehirdeki tarım arazilerinin celali saldırıları nedeniyle boş kaldığını belirtmekte. Eşkıyaların zararları başka alanlarda da görülmekteydi. Köylerde hasadı gasp eden eşkıyalar şehirlerde bağ ve bahçeleri talan ediyorlardı. Böylece tımar ve iltizam sisteminin bozulmasına neden oluyorlardı.
Karademir, Zafer; İmparatorluğun Açlıkla İmtihanı Osmanlı Toplumunda Kıtlıklar (1560-1660), Kitap Yayınevi 2014, s.f 99-102
Kanıt 3
Yıl 1013 (1604-1605) sofu Sinan kaymakam olunca Sinan Paşa kaymakam olunca her taraftan sürekli olarak Celaliler’ den yakınmalar ve feryatçılar geldi. Bir yandan aşağılık Tavil, öte yandan Saçlı denen tepeden tırnağa suçlu eşkıya, her bölgeden birer haydut başkaldırmış olduğundan memleketin korunması için bir vezirin gönderilmesine gerek duyuldu ve durum padişaha arz olundu.
Peçevi İbrahim Efendi, ‘‘Peçevi Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, sf. 292
Kanıt Sorgulama
1- Kanıt 1’e göre Osmanlı’nın, Celali İsyanlarının nedenleri nelerdi?
2- Kanıt 2’ye göre Celali İsyanlarının Osmanlı için oluşturduğu ikstisadi sorunların çözümleri için önerileriniz nelerdir?
3- Kanıt 3’e göre padişah başkaldıran haydutlara karşı hangi önlemleri almış olabilir?
Kanıt 4
Yeniçeri Ocağı
Yeniçeri ocağı, kuruluşundan itibaren on altıncı asrın son yarısına kadar tedricen tekemmül ederek bu asrın ortalarında bütün teşkilatıyla tam ve mükemmel bir hale gelmişti. Ocağın nizamının bozulmasında birinci derecede kuvvetli bir elin Ocak üzerinden kalkması, iltimas ve iltizam ve himaye ile Yeniçeri Ocağına kanun harici adam alınması ve bir de makam ve mevki hırsı ve can kaygısıyla vezirlerin, ağaların, kendi arzularına hizmet etmek üzere Ocağı isyan için tahrik etmeleri amil olmuştur.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları cilt-1 TTK Yayınları s.f 477
Kanıt 5
Yeniçeri Ocağında Bozulma
İmparatorlukta devamlı ordu, yeniçeri ocağı idi. Bu ocak, kanunnamelerinin ruhuna uygun olarak geliştiği vakitler, imparatorluğun kurulmasının ve genişlemesinin başlıca nedenlerinden biri olmuştu. Fakat XVII’ nci yüzyıldan başlayarak ocağın kanunnameleri bir tarafa bırakılmış ve yerlerine manasız gelenekler geçmişti. Bu sebeple de yeniçeri ocağı devlet otoritesinin dayanağı olmaktan çıkmış, ocak devlet içindir prensibi yerine, devlet ocak içindir formülü yer almıştı. Bu böyle olunca, ocağın sinesinde veya devletin teşkilatında, yeniçerilerin desteği elde edilmeden hiçbir düzen kurmak imkanı kalmamış bulunuyordu. Bu durumu bilmezlikten gelerek yeni bir düzen kurmak teşebbüsünde bulunan padişah ve sadrazamlar arasında yalnız mevkilerini değil, fakat başlarını da kaybedenler olmuştu. Padişahlardan Osman II., Ahmet III., sadrazamlardan Halil Hamit Paşa, yeniçeri ocağının kurbanları idi. Yeniçerilerin İstanbul’da hükümete karşı yaptıkları isyanlar, devletin otoritesini eyaletleri de sarsmakta idi.
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi cilt 5, TTK yayınları s.f 7
Kanıt Sorgulama
1- Kanıt 4 ve 5’e göre Yeniçeri Ocağının bozulmasının nedenleri nelerdir?
2- Kanıt 4 ve 5’ te yer alan bozulmaların düzeltilmesi için ne gibi yenilikler yapılmalıdır?