11. Sınıf II. Ünite I. Ders
- 0 comments
- Başlık; 11. Sınıf II. Ünite Dersleri
- 0
Avrupa Düşüncesinde Meydana Gelen Değişimler ve Bunların Etkileri
Bu bölümde “Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı” ünitesinin ilk konusu olarak: Avrupa düşüncesinde meydana gelen değişimler ve bunların etkilerini ele alacağız. Bu konuyu işlerken birinci elden kaynaklar ve uzman görüşleri değerlendirerek, kendi çıkarımlarımızı ve yorumlarımızı yapmaya çalışacağız. Bu sayede hem bir tarihçinin nasıl çalıştığı hakkında fikir sahibi olacağız hem de tarihsel düşünme yeteneklerimizi geliştireceğiz.
Konumuza geçmeden önce aşağıdaki kavramları öğrenelim!
Reform[1]: Yeniden biçimlendirme. Bir sistem, kurum veya yapının zor ve tehdit edici yöntemlere başvurmadan, uzlaşmacı usullerle değiştirilip daha iyi, daha arzulanan bir şekle büründürülmesi eylemi. Baskıyla değil ikna yoluyla, tümden değil parça parça, değişimin kurallarını zorlamadan evrimsel bir biçimde iyileştirmeyi amaçlayan hareket.
Rönesans[2]: Klasik sanat ve edebiyat eserlerinin yeniden okunması şeklinde 14. Yüzyıldan itibaren İtalya’da başlayan ve zamanla tüm Avrupa’ ya yayılan, sonuçta Ortaçağ’ın kapanıp Yeniçağ’ın açılmasına neden olan tüm tarihsel ve düşünsel gelişmeler. Olgusal olarak Ortaçağdan Yeniçağa geçiş dönemini simgeleyen Rönesans nitelemesi aynı zamanda tanrımerkezli bir evren tasavvurundan insanmerkezci ve insanbiçimci bir evren tasavvuruna; dinsel rasyonalizmden seküler rasyonalizme; aşkıncılıktan dünyevileşmeye, bireyciliğe ve hümanizme, niteliksel ve tümdengelimci bir düşünme biçiminden niceliksel ve tümevarımcı bir yöntem anlayışına geçişi ifade etmektedir.
Hümanizm[3]: 1. İnsanı ve insan sevgisini her şeyin merkezine koyan, insani değerlerin temellendirilmesinde insanüstü veya doğaüstü güçlerin yardımına başvurmaya gerek görmeyen, insanın varlık ve çıkarlarını her şeyden üstün gören yaklaşım. 2. İlahi nitelikte ve öte dünya ile ilgili olanın değil, bu dünya ve insanla ilgili olanın yüceltildiği bir genel eğilimin uç noktasını teşkil eden ve insanı, kendi üzerinde sınırlayıcı hiçbir otoriteye ihtiyacı olmayan, kendine yeterli bir ontik(varlıksal) kategori olarak tanımlayıp, onu hakikatin yegane ölçüsü ve kaynağı kabul ederek evrenin merkezine yerleştiren, insanmerkezci ve insanbiçimci dünya görüşü.
Avrupa’da Değişimi Zorlayan Etkenle
Kanıt 1
Ortaçağın Bir Tasviri
Ortaçağın sonlarında hayat karşısında bir tür kadercilik egemendir. İnsanlar Hıristiyanlığın hasta olduğunu bilmektedirler; Sevgi incilinin ülküsüyle, yaşadıkları gerçekliğin birbirinden oldukça uzak olduğunu bilmektedirler. Ama bunun nasıl düzeleceğine dair bir fikirleri yoktur. Hıristiyan devletlerin en eskisi olan Bizans İmparatorluğu acıklı bir kalıntı haline gelmiştir. Kutsal Roma İmparatorluğu başkalarına önderlik etmek bir yana, güçlü uyruklarıyla başa çıkamamaktadır. Papalık siyasal bağımlılığın bataklığına düşmektedir. Feodal partikülarizm her kentin, her prensliğin yaşamını sürdürmek için sürekli savaşmak zorunda olduğu bir noktaya varmıştır. Dünya haydutluk, batıl inanç ve vebanın egemenliği altındadır. Kara Ölüm(veba) geldiğinde, Tanrının gazabı açıkça Hıristiyanlığın günahlarını cezalandırmaktadır.
Norman Davies, “Avrupa Tarihi”, Çeviri Editörü: Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2006, s.411
Kanıt 2
Galli Şair Leuan Gethin, 1349 Mart Veya Nisanında Patlak Veren Salgının Tanığı
“Ölümün kara bulut gibi üstümüze çöktüğünü gördük. Veba gençleri aramızdan kesip alan, hoş yüzlere karşı da hiç acıması olmayan acımasız bir hayalettir. Koltuk altında şiş çıkana eyvahlar olsun… elma biçimindedir, soğan başı gibidir, kimseyi ayırt etmeyen küçük bir çıbandır. Yanan kor gibi fokurdar, kül rengi acı şey… Kara bezelye tohumuna benzerler, gevrek fok balığı parçaları gibidir… midye kabuğunun közleri gibi karmakarışık, yarım penslik para büyüklüğünde kara beladır…”
Norman Davies, “Avrupa Tarihi”, Çeviri Editörü: Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2006, s.433
Kanıt Sorgulama
1-Kanıt 1’i inceledikten sonra Ortaçağ insanının içinde bulunduğu sıkıntıları yazınız.
2- Kanıt 2’ yi inceledikten sonra “veba” ‘ nın tanımını yapınız
Kilisenin Gücü
…Papalar, Hıristiyanlığın fakirlik, alçakgönüllülük, ahirete bağlılık esaslarına aykırı davranarak, Rönesans ve Hümanizm hareketinin başlıca koruyucuları(yani beslemişlerdir) olmuşlardır. Muhteşem saraylarda görkemli ve mutantan bir yaşam sürdürmeye başlamışlardı. Ağır giderleri karşılamak için her türlü yöntemle para toplamaktan, Hıristiyanları soymaktan başka bir şey düşünmemişlerdir. Yavaş yavaş halk tabakalarında isyan hisleri böylece uyanmaya başlamıştı. Papaların kasalarına dolduran paraların kaynakları şunlardı: Papa, Hıristiyan dünyasının her tarafında ruhbana ait kilise mülklerinden %2,5 oranında bir vergi alıyordu. Bu kilise emlâki, ortaçağlarda her ülkede ve özellikle Almanya’da çok artmıştı. Almanya’da toprağın neredeyse üçte biri kiliseye aitti. Herhangi bir benefice yani kilise toprağı, tayin yapılmadığı için boş kalırsa bunun bütün gelirini papa alıyordu. Bu durum Papalığa daha çok para kazandırdığından böyle birçok benefice’ye papa atama yapmıyordu. Bu topraklara reserve denmekte idi. Papalık, son zamanlarda bu reserve’leri artırmıştı. Öbür taraftan bazı rahiplere kayırmacılık yapılarak benefice dağıtılıyordu. Bir yerde piskopos, bir yerde kardinal, başka bir yerde rahip sıfatıyla birçok benefice’i kendi elinde toplayan bu gibi etkili kimseler, çok zengin bir duruma geliyorlardı.
Halil İnalcık, “Rönesans Avrupası;Türkiye’nin Batı Medeniyetiyle Özdeşleşme Süreci”, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011, s.159
Kanıt Sorgulama
1-Kanıt 3’e bakarak, Papaların Rönesans ve Hümanizm hareketini tetikleyen tutumları nelerdir? Yazınız.
2- Kanıt 3’e bakarak, Papaların para kaynaklarını yazınız.
16. Yüzyıla Ait Endüljans Beratı

Papa’nın Adıyla Üç Mark
-Ömürlük
Papalığın bana verdiği yetki ile kilisenin, senin hakkında yapmış olduğu tüm suçlamaları, yükümlü olduğun tüm hüküm ve cezaları, ayrıca yapmış olduğun aşırılıkları, ne kadar büyük ve utanç verici olsa da, hangi sebepten işlenmiş olsa da ve hatta Mukaddes Pederimiz Papa için söz konusu olsa da işlemiş olduğun tüm günah ve suçlarını ben bağışlıyorum. Ben, senin kendi iraden ve isteğin dışında karşı karşıya kaldığın her türlü kusur ve erdemsizlik belirtisini bütünüyle siliyor ve ortadan kaldırıyorum. Seni Arafta yükümlü olacağın tüm günahlardan azad ediyor, kilise ayinlerine katılmana izin veriyorum. Seni yeniden kutsal topluluğa dahil ediyor ve vaftiz anında olduğun gibi seni, eski saf ve günahsız haline geri getiriyorum. Böylece ölüm anında, günahkarları ceza ve azap yerine götüren kapı senin için kapanacak ve sana sevinç cennetlerinin kapısını açacaktır. Şu anda ölüm seni bulmasa dahi, ömrünün sonuna kadar bu bağışlanma belgesi senin için geçerli olacaktır.
Mukaddes Babamızın adıyla
Amin
Rahip Johdnn Tetzel
***
Azizlerin sana olan şehadeti ve merhameti ile on gün süresince işlemiş olduğun tüm günah ve kötülüklerden seni azad ediyor ve tüm cezalarını bağışlıyorum.
Johann Tetzel
Atkinson’dan aktaran Hakan Olgun, “Katolik Kilisesi’nin Endüljans Uygulaması Ve Protestan Reformuna Etkisi”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 18 (2005): 327-346
Kanıt Sorgulama
1-Kanıt 4’ e dayanarak kendi “endüljans” tanımınızı yazınız.
2-Sizce “endüljans” Kilise’ ye nasıl bir güç sağlamıştır? Kilise bu gücü nasıl kullanmış olabilir? Tartışınız.(3dk)