ÜNİTE
Orta Çağ’da Dünya
KONU
MÖ 350- MS 1250 Asya ve Avrupa’da Önde Gelen Devletler MÖ 350-MS 1250 Asya ve Avrupa’da Önde Gelen Devletlerde Sosyal Hayat
KAZANIM
Orta Çağ’da yeryüzünün çeşitli bölgelerinde kurulan siyasi ve sosyal yapıları tanır. Orta Çağ’daki başlıca siyasi gelişmeler tarih şeridi üzerinde gösterilir. Başlıca siyasi gelişmeler olarak Sasani Devleti’nin yıkılması (651), Vizigot Krallığının sona ermesi (711), İslamiyet’in Hindistan’da yayılmaya başlaması (1000), Katolik-Ortodoks bölünmesi (1054), Moğol İmparatorluğu’nun kurulması (1196), Magna Carta (1215), Moğol İmparatorluğu’nun parçalanması (1227), İngiltere’de parlamenter sisteme geçilmesi (1295), Yüzyıl Savaşları (1337-1453) ve Avrupa'da Veba Salgını (1347-1351) verilir. Orta Çağ’ın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkmış/kurulmuş olan belli başlı siyasi yapılar haritalar üzerinde gösterilir. Orta Çağ’daki siyasi yapılar; aralarındaki farklılıklar vurgulanarak gücün meşruiyet kaynağı, gücün maddi kaynakları (coğrafi yapı, hayat ve geçim tarzı, soy dayanışması ve silahlı güç), güç paylaşımı ve yönetim organizasyonu temaları çerçevesinde ele alınır.
SÜRE
3 Ders (40 + 40 + 40 = 120 Dakika)
Kanıt Sorgulama
1. Tarihi hem milattan önce ve milattan sonraki dönemlere uzanan devletler hangisidir?
2. Yukarıdaki devletlerden hangileri arasında bir etkileşim olması beklenir? Neden?
“Tanrının Oğlu” İskender
En sonunda çöl aşılmıştı. Vahaya geldiler. Orada Ammon kahini İskender’i karşıladı. – “Seni baban tanrı adına selamlarım, ey İskender!” Bunun üzerine İskender de: “Babamı öldürenlerden kaçıp kurtulan var mı?” diye sordu. Kahin: “Yanlış söyledin! Senin baban ölümsüzdür!” O zaman İskender başka bir şey sordu: – “Tanrı bana bütün insanların sahibi olmak hakkını bağışlayacak mıdır?” Tanrı buna, kahin yoluyla, “Evet” karşılığı verdi. Bunun üzerine İskender tanrıya harikulade kurbanlar sundu, rahiplere bol bol para dağıttı… Kimi tarihçiler de şöyle anlatırlar: Ammon tapınağının kahini Kral’ı sevgiyle selamlarken, “paidion” (oğlum) diyecek yerde, dili sürçmüş, “pai Dios” (tanrının oğlu) demişti. İskender bu dil sürçmesinden dolayı pek sevinmişti. Ondan sonra da tanrı Ammon’un İskender’e Zeus’un oğlu dediği ortaya yayıldı.
Plutarkhos, Büyük İskender (Hayatı ve Savaşları)
İskender Ordusunda Bir Erin Annesine Mektubu
İskender yabancılar için ‘Yıldırım fırlatan bir Zeus’ bir ‘Tanrı Oğlu’ olabilir, fakat biz Helenler için o ne Tanrıdır ne erguvan mantolar, altın sırmalar içinde insanüstü bir Şark hükümdarıdır, biz onda bizimle omuz omuza yürüyen, bizim için yorulup savaşan, aynı katığı yiyip, eziyet ve ganimetleri bizlerle paylaşan bir genç yiğit, yenilmez bir kahraman başbuğ görmekteyiz. Kısacası o bizdendir, biz ondan.
Emin Eliçin, Ansiklopedik Tarih Taraması
Kanıt Sorgulama
1. İskender’e Zeus’un oğlu denilmesinin devlet yönetiminde ne gibi etkileri olmuştur?
2. Helenler ile Doğu toplumlarının İskender’e bakış açıklarındaki farklılıklar nelerdir? Bakış açılarındaki farklılığın nedenleri ne olabilir?
Bu mektup İsa’dan önce 333 yılında İskender ordusunda nakliye eri Symmachos tarafından Megara’daki annesi Agariste’ye yazılmıştır:
Kreon, filozof Theofrast’ın katibi, şimdi yanımda oturuyor, ben ne dersem kaymak gibi bir papirüs kağıdına yazıyor. Bu pek değerli kağıttan ganimet arasından elimize top top geçti, okkası bir mine, yalan söylüyorsam sütün bana haram olsun! Tyrus şehrine girdiğimizde ahalinin korkup kaçmasın diye Tanrı Baal’i, oturduğu taşa sımsıkı bağladığını gördük ve gülüştük, amma bu şehri almak bize pek çok emeğe mâl oldu, kalın ve yüksek duvarlarında dişimiz söküle yazdı. Tyrus denize doğru bir kara çıkıntısı üzerine kurulmuş. Bizim binbaşının dediğine göre burasını almayınca da olmazmış, çünkü Fars donanması burada üstlendiğinden buraya hakim olan denize de hakim olurmuş. Mısır halkı bizi dost ve kurtarıcı gibi karşıladı, belki uzun boylu Fars köleliği altında yaşamış olmasından. Hem binbaşımızın dediğine göre iki yüz yıl önce Yunanlı tutmalar Pelusium da Mısırlıların hürriyetini barbarlara karşı başarı ile savunmuşlar. Bu olay geçmişine pek düşkün olan Mısırlılarca hiç unutulmamış. O zamandan beri Mısır toprakları üstünde koloni kurmak Helenlere serbest olmuş. Ahalisi sırf Helen olan bu şehirlerden Nokratis’i ben de gördüm, tıpkı bizim Megara gibi, yalnız belki dört kat daha büyük.
Emin Eliçin, Ansiklopedik Tarih Taraması
Kanıt Sorgulama