Osmanlı Devleti’nin çok kısa sürede büyümesinde ve üç kıtada hâkimiyet kurmasındaki en büyük etken güçlü bir orduya sahip olmasıdır. Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında düzenli bir ordusu yoktu. Başlangıçta Türkiye Selçuklu Devleti’ne bağlı bir uç beyi konumunda olan Osmanlı Beyliği, sefere çıkmadan önce birçok Türkmen aşiretine duyuruda bulunur ve sefer için asker toplardı. Dolayısıyla Osmanlı Beyliği’nin ilk askeri birlikleri, Osman Gazi’ye bağlı aşiret birliklerinden oluşuyordu. Devletin sınırlarının genişlemesine doğru orantıyla Orhan Bey zamanında devletin ilk düzenli ordusu sayılabilecek Yaya ve Müsellem birlikleri kurulmuştur. Daha sonra ordunun en önemli ve kalabalık atlı kuvvetleri olan Tımarlı Sipahiler önemli rol oynayacaktı. Bu tımarlı sipahiler sefer sırasında yetiştirdiği cebelü denen askerlerle sefere katılırlar ve padişaha bağlılıklarını bildirirlerdi. Seferin neticesinde ise memleketlerine dönerek hem yurtlarını korurlar hem de tarımsal üretime katkı sağlamaya devam ederlerdi.
Osmanlı devletinin Rumeli’deki toprakları genişlemeye başlayınca daha fazla askere ihtiyaç duyuldu. Özellikle Batı yönünde süratle ilerleyen fetihlerin devamı için Anadolu’nun Türk ve Müslüman unsurlarının yanında, hem Osmanlı saltanatını koruyacak hem de daima silahaltında bulunacak bir asker ocağının kurulmasına karar verildi. Bu amaçla savaşlarda elde edilen erkek esirlerin beşte biri ile Hristiyan tebaasından devşirme sistemiyle oluşturulan yeni bir ordu kuruldu. Birinci Murat döneminde Kazasker Çandarlı Halil Paşa’nın tavsiyesi ile kurulan kapıkulu askerleri, piyadeler ve süvariler şeklinde iki kısma ayrıldı.
Askeri gelişmeler neticesinde Osmanlı devleti topraklarını genişleterek birçok milletin hükümranlığını yaptı ve uzun yıllar sürecek olan Osmanlı hâkimiyetinin askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal kanadını oluşturmuş oldu.
Kanıt 1
Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da Gaziyan-ı Rum ‘dan(Anadolu Gazileri) başka Abdalan-ı Rum(Anadolu Şairleri), Baciyan-ı Rum(Anadolu Kadınları)ve Ahiyan – ı Rum(Anadolu Ahileri) gibi Kalenderiyye tarikatına mensup fütüvvet(fetih) teşkilatları vardı.
Aşıkpaşazade Tarihi. s. 2051
Kanıt Sorgulama
Kanıt 2: Alplık ve Gazilik
Alp, dokuz niteliğe sahip olmalıdır. Bunlardan:
İlki; hiçbir şeyden ürkmemesi ve sağlam duruşlu olmasıdır. “Alperen yüreği, ordunun direği”dir.
İkincisi; pazusunda, kolunda kuvvetli olmaktır.
Üçüncüsü, gayrettir. Alperene gayret lazımdır ki onunla kendi canını umursamamalı yani serden vazgeçmelidir.
Dördüncüsü, attır. Kişinin mademki yüreği ve gücü, gayreti, namusu ve arı vardır, ona layık bir at gerektir ki onunla dört bir yere yetişebilir.
Beşincisi, kalbi ve vücudu örten bir zırh lazımdır ki kılıçla vururlarsa kesmesin, kötü yaydan ok dokunsa geçmesin.
Altıncısı, yaydır. Alperenler eline yay aldıklarında kahramanlıkları dünyaya yayılır.
Yedincisi, kılıçtır. Yay olup da kılıç olmazsa düşmana o kılıcı sallamazsa yalnız ok ve yay ile Alplık olmaz.
Sekizincisi, süngüdür. Kolunda süngü oynatan Alperen, kalbi kalbe aktarandır.
Dokuzuncusu, dosttur. Alpın bunca aleti olup da ardında yürüyen gönüldaşı yoksa bir şey yapamaz. Bu dokuz nesne her kimde eksiksiz varsa herkes onu Alp adıyla okur.
Garipname, Keskin, 2016, s.301-311
Kanıt Sorgulama:
Kanıt 3: Beylik Döneminde Askeri Yapı
Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği’nin düzenli askerî birlikleri yoktu. Gerektiğinde, gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetlerinin tellallar vasıtasıyla bir yerde toplanması sağlanır ve sefere çıkılırdı. Savaş bitince bu kuvvetler dağılır, herkes işinin başına dönerdi. İlk fetihleri yapanlar bu uç kuvvetleridir. Uç Beyliği devrinde Gaziyân-ı Rum, Ahiyân-ı Rum ve Abdalân-ı Rum adları altında teşkilatlanmış bâtınî zümrelerden istifade edilmiş, fethedilen yerlerin Türkleşmesinde bu zümrelerin büyük rolü olmuştur. Uç gazileri düz araziyi süratle işgal ederler, köylere hâkim olurlar, kaleler etrafına küçük kuleler inşa ederek uzun süren ablukalarla buraları teslim alırlardı. Bursa, İznik ve İzmit bu şekilde alınmış; sadece Bursa’nın fethi 10 yıl sürmüştür. Yapılan fetihlerle, daimî ordunun eksikliği ve bunun mahzurları anlaşılmış, düzenli askere olan ihtiyaç gittikçe kendini daha çok hissettirmiştir. Çünkü bu geçici kuvvetler hem vaktinde savaşa gelemiyor, hem de uzun muhasaralara dayanamıyorlardı.
altayli.net/osmanli-devetinin-askeri-yapisi.html(Prof. Dr. Abdülkadir ÖZCAN)
Kanıt Sorgulama:
1.Kanıt 3’ü inceleyiniz. Kanıta göre Uç gazileri ne yaparlardı?
2.Kuruluş dönemi Osmanlı askeri yapısına baktığımızda hangi müesseseler askeri bir güç olarak devletin yanında olmuşlardır?
3.Kanıttaki bilgilere göre Abdalan-ı Rum adını taşıyan yapının sosyal düzen ve toplumsallaşmaya etkileri nelerdir?
4.Geçici kuvvetlerin Osmanlı askeri yapısına ne gibi zararları olmuş olabilir?
5.Daimi orduya geçiş fikrinin temelleri nasıl atılmıştır?