Kanıt 1: Mudanya Ateşkes Antlaşması
Büyük Taarruz ile elde edilen başarının karşısında Yunanistan 2 Eylül 1922’de İngiltere’ye, Türkiye ile arabuculuk yapmasını teklif etmiştir. İtilaf devletleri, Yunanistan’ın ateşkes isteğini 7 Eylül günü resmen Ankara hükümetine bildirmişlerdir. İki taraf arasında uzlaşmaya varılması ile birlikte Mudanya Konferansı 3 Ekim 1921 tarihinde başlamıştır. Sert tartışmalar ile geçen konferans Türk tarafının isteklerinin kabul edilmesi ile birlikte, Mudanya Antlaşması 11 Ekim 1921 tarihinde imzalanmıştır.
Mudanya Antlaşması’nın imzalanması ile birlikte Büyük Taarruz ile kazanılan askeri başarı, siyasi bir zafere dönüşmüştür. Bunun yanı sıra Mısak-i Milli’nin sınırları içinde olan Doğu Trakya silahlı mücadele olmadan kazanılmıştır. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’mızda elde ettiğimiz askeri zafer, düşmanlarımız tarafından tasdik edilmiş ve bunun sonucunda Anadolu toprakları düşman işgalinden kurtarılmıştır.
Akman, E. Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Sovyet Rusya Basınında Yansımaları, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2014, C.3, S.3, s.21-22
Kanıt 2: Atatürk Nutuk’ta Devletlerin Barış Teklifiyle Mudanya Konferansı’nı Şöyle Anlatır:
“29 Eylül 1922 tarihinde, müttefiklerin notasına verdiğim kısa bir cevapta, Mudanya Konferansı’nı kabul ettiğimi bildirdim. Fakat Meriç nehrine kadar, Trakya’nın derhal bize geri verilmesini talep ettim. 3 Ekim’de toplanmasının uygun olacağını söylediğim Mudanya Konferansı’na, Başkumandanlık adına olağanüstü yetkiyle Batı cephesi orduları kumandanı İsmet Paşa’yı temsilci atadığımı bildirdim.”
Karacan, A. N. Lozan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014, s. 26
Kanıt Sorgulama:
Kanıt 3: Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)
Lozan Barış Antlaşması’ndan on sene sonra Cumhuriyet Gazetesi haberinde:
“Bugün şerefli Lozan sulhunun onuncu yılını bitirmiş bulunuyoruz. İsmet Paşa’nın dahiyane bir dirayet ve muvaffakiyetiyle Avrupa’ya kabul ve imza ettirdiği bu muahedenin kıymetini bir kere daha anlamak için, bir kere daha o kepaze ve iğrenç Sevr muahedesini hatırlamak kafidir: Türklerden istiklalini, tamamiyeti mülkiyesini, en aziz toprak parçasını, Türklerden Türk olmak hakkını alan o idam hükmüne karşılık, Lozan muahedesi bize milli misakın hudutları içinde bulunan aziz toprağımızın bütününü, şerefimizi, istiklalimizi verdi ve kapitülasyonlar gibi, geniş ölçüde de bir terakki adımına engel olan esaret zincirlerini kırıp attı. Lozan sulhunun kıymetini bir kere daha anlamak için, bir kere daha ne destani bir zaferin neticesi olduğunu hatırlatmak da lazımdır: Bu şerefli sulhun hokkasını, Türk milletinin kalbi ve mürekkebi de Türk milletinin kanı olmuştur…”
Cumhuriyet, Pazartesi 24 Temmuz 1933
Kanıt 4: Alois Derso ve Emery Kelen’in hazırladığı Lozan Konferansı Toplantısı:
Karacan, A.N. Lozan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2014
Kanıt Sorgulama:
Milli Mücadelede Kadın Kahramanlar
Kanıt 1: Kara Fatma’yı Ahmet Emin Altan anlatıyor:
İzmit’te bulunduğum sırada ordumuzda takım kumandanı sıfatıyla ve gönüllü olarak hizmet eden Erzurumlu Fatma Seher Hanım’la karşılaştım. 45 yaşlarında bulunan bu metin asker, 1877 Rus Muharebesi’nde dövüşen ve Rusları Erzurum civarında püskürten Erzurumlu kahraman kadınların geleneğini devam ettirmiş, türlü türlü şekillerde Milli Mücadele’ye katılan Türk kadınlarının safında şerefli bir yer almıştı. Kendisi Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı, ömrü cephelerde geçen Binbaşı merhum Erden’in eşidir. Askerlikte başından geçenleri şöyle anlattı:
‘Balkan Harbi’nde kocamla beraber Edirne’de mahsur kaldık. Yanıkkışla’da askerlik hayatını paylaştım. Mütareke’den sonra eşim öldü. Onun orduda boş bıraktığı yeri doldurmayı aklıma koydum. Adana cephesinde Fransızlar ve Ermenilerle savaş vardı, oraya koştum. Oradan Dinar, Afyonkarahisar, Nazilli, Sarayköy ve Tire’de bir asker gibi çalıştım. Sonra Kocaeli’ne geçtim. İznik cephesinde vazife gördüm. İznik’e 380 gönüllü getirdim, bunları İntikam Taburu’na teslim ettim. Oğlum ve kardeşim de bunlar arasındaydı. Bir defa da 180 gönüllü topladım. İzmit’e getirdim. Bir müddet birlik kumandanlığında bulundum. Sağ kolumdan vuruldum. İzmit Hilali Ahmer Hastanesi’nde tedavi edildim. İnşallah yakında yine cepheye gideceğim.’
Sarıhan, Z., Kurtuluş Savaşı Kadınları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2007, s. 279
Milli Mücadele’de ve Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Kadınlarımız, T.C. Milli Savunma Bakanlığı, Ankara, s. 120
Kanıt Sorgulama: